26 Aralık 2010 Pazar

Eski Yazılardan - Nerden Geldiği Bilinmeyen Yazı: Kurşun Kalem

Kalemi kağıdı elime aldığımda ne yazacağımı bilmiyordum. Kalem ilgimi çekmişti galiba. Aslında pek bir özelliği yoktu. Bildiğin kurşun kalemdi. Her neyse, oturdum yazıyorum. Aklıma geldi ben hiç kurşun kalem kullanmayı sevmedim. Çok karmaşıktı, zahmetliydi.Ne o öyle yazıyorsun kalınlaşıyor, açıyorsun bir sürü çöp çıkıyor. Birinci sınıfa başlıyorum insanların elinde Faber-Castell'in o kırmızılı mavili kalemleri var, ben de Rotring'lerden var ama o ince olan modellerinden. O ince modelden üretmiyorlar artık çok uyuz oluyorum. Kalın modelde ne varsa! Çok kaba bir kere. Neyse işte, baktım benim kalem diğerlerinden kullanışlı çok da takmadım. Ben de niye Rotring vardıdiye düşündüm de şimdi, anne baba öğretmen ya ondan. Biz de yok okul öncesi alışverişi falan. Babadan kalem, silgi gelir. Annem aski defterlerinkullanılan sayfalarını da kullanacak şekilde takvimlerin kuşekağıtlarıyla kaplardı. Benim ilkokulda olmadı renk renk defter kaplarım. Hepsi beyazdı. Üstüne pilot kalemle adım yazılırdı. Etikete ne hacet. Bi de benim hiç çocuk çantam olmadı. Olmasın da zaten ben sevmem ben öyle çizgi film karakterli falan. Bi' tane çanta aldılar bana ama kaliteli, Reebok marka, koyu yeşil. Hiç unutmam. Beş yıl kullandım. Biraz zorlasan daha da giderdi ya neyse. Çizgi film dedik de aklıma ActionMan geldi. Benim olmadı lan ActionMan'im. İyi ki de olmadı. Benim ufacık arabalarım vardı. 10'lu paket halinde satılırdı. Yarış arabası gibi üstünde numaraları vardı. Severdim onları. Bir de beni tamamen değiştiren bir şey vardı: Kinetix. Mühendis kişiliğimi tamamen ortaya koyan oyuncaklardır kendileri. Hiç bir oyuncak onların yerini alamaz. Kendi kendime ilk basit aks sistemini, direksiyon sistemini o oyuncakla yaptım. Şu an olsa gene oynarımheralde. Elim de ağrıdı yazarken. Zaten ben sevmem kuşun kalemle yazmayı. Çıtçıtlı kalem(versatil kalem) candır.

12 Aralık 2010 Pazar

Eski Yazılardan - Biterken Başlamak: Denklemleri Tersine Çevirmek

... denklemleri tersine çevirmekti işimiz. Niye diye sorduğumuzda gidişat çözüm getirmiyordu. Tersinden bir süre gidip tekrar tersine çevirip düzlüğe çıkıyorduk. Matematikte işe yarasa da gerçek hayatta olduğun yerde saymaktı bu. Olduğun yerde dönüp durmak da ne enteresan kavramdır, hiç bir ilerlemenin olmadığını anlatır bize, oysaki Formula1'de yarış kazandıran olduğun yerde dönüp durmak değil midir? F1'in de eski tadı kalmadı gerçi. Benim gibi bir çok insan F1'de kazaların olmasını severdi. Bu zalimce ironi bana bugün Prison Break'i tekrar izlerken farkettiğim bir ironiyi anımsattı: İdam mahkumunun idam için uygun olup olmadığını kontrol etmek için yapılan sağlık muayenesi. İnsanın sağlığını bozacak bir uygulama. Şu sıralar takdir edersiniz ki mevsim şartları sağlık bozacak yeni bir uygulama getirdi: Sıcaklıkların ani düşüşü. Üşüyorum arkadaş! Bu sene kış sert geçecek diyen dedeleri duyar gibiyim, köy kahvesinde taş taşlarken(okey oynarken). Yanlışlıkla elimden çıkarttığım taşın "okey" olduğunu farkettiğimde hayatın geriye alma tuşu olmadığını da farkettim. Maddenin bile anti-maddesinin olduğu bir evrende zaman da tersine işleyemez miydi? Ancak zaman hızla akıp giderken, zamana bağlı denklemleri tersine çevirmekti işimiz...

24 Haziran 2010 Perşembe

Eski Yazılardan - Hayatımızı Değiştirenler: Bir Saniye


Nike yeni reklamıyla bir reklamdan ötesini çağrıştırdı bana ilk andan itibaren. Bir krampondan çok daha ötesiyle ilgilenenlere bir gerçeği gösterdi: Hayat bir saniyede belirlenir. Doğru saniyede doğru hamle ya da biraz şans... Kim bilir bu reklam bazı uzmanlar tarafından 'zamanın önemi' seminerlerinde çoktan kullanılmaya başlanmıştır.
İncelemeyi bir adım ilerletirsek, bir gerçek daha karşımıza çıkıyor: Hayat çok acımasız. Kahraman veya alay konusu olmanız an meselesi... Belki denebilir diye ekliyorum “Ama onlar dünya yıldızı,yaptıklarını herkes izliyor”. Farkında mısınız bilmem ama Facebook, Twitter gibi siteler ile her birimizin hayatı gözler önünde değil mi? Şimdi tüm bunları düşünerek bir kez daha izleyelim bu reklamı...
Her saniyenizi iyi değerlendirmeniz ve hayatın acımasızlığında ters denklemleri çözmeniz dileğiyle...

22 Haziran 2010 Salı

Eski Yazılardan - Hayat Gariptir

Hayat bazen gariptir. Yollar vardır yürünülen. Kimi zaman taşlı, kimi zaman engebeli, kimi zamansa dümdüzdür. Bazıları yolun kenarını bile göremez, dar görüşlüdür; bazılarıysa yolun kenarında her gün farklı bir çevre oluşturur, yaratıcıdır. Kimileri düşe kalka ilerler, kimileriyse koşarken düşer. Bazısı yol ayrımına geldiğinde kararsızlık çukuruna düşer, bazılarıysa kendi yolunu kendi açar.
Hayat bazen gariptir dedim ya.. Aslında bu kişiden kişiye değişir. Eğer her denilene kafa sallayıp, her istenileni buyur ediyorsanız hayat asla garip gelmez. Ancak her istediğinizi yapsanız da eğer bu yadırganmıyorsa hayat gene garip değildir sizin için. Ama kendi kabuğunu kırma modundaysanız yani gerçekten yaşıyorsanız, hayat her zaman garip olmalıdır.
Hayat da aynı bu yazı gibi gariptir sonuca bağlanmayan, her olayın bir öbürünü izlediği...